Kazanan Siz Olun

Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Meltem Nalça Andrieu, Dünyada Kanser Görülme Sıklığının Giderek Artığını Belirterek Önümüzdeki Birkaç Yıl İçerisinde Tüm Dünyada Kanserin Ölüm Sebepleri Arasında Birinci Sırada Yer Alacağını Söyledi.

Dünyada Son 5 Yıllık Dönemde Kanser Teşhisi Konulan Yaklaşık 43,8 Milyon Kişi Yaşıyor

DSÖ’ye bağlı Uluslararası Dünya Kanser Araştırmaları Ajansı’nın (IARC) küresel kanser yüküne ilişkin açıklanan raporunda, dünyadaki kanser vakalarına bu yıl tahmini 18,1 milyon yenisinin ekleneceği ve 9,6 milyon insanın da kanserden yaşamının yitireceği bilgisine yer verildi. IARC’in 185 ülkeden elde ettiği verilerden hazırlanan raporda, her 5 erkekten biri ve her 6 kadından birinin yaşamı boyunca kansere yakalanacağı kaydedildi. Küresel çapta her 8 erkekten biri ve her 11 kadından birinin, bu yıl kanserden öleceği uyarısında bulunulan raporda, dünyada şu an son 5 yıllık dönemde kanser teşhisi konulan yaklaşık 43,8 milyon kişinin yaşadığı belirtildi.

Kanserlerin Oluşumunu Engelleyici Tedbirler

Prof. Dr. Meltem Nalça Andrieu, kendi kliniklerinde kadınlarda en sık meme kanserini, erkeklerde ise akciğer ve prostat kanserini gördüklerini ifade ederek, özellikle meme ve prostat kanserlerinin yaşlı nüfusun artmasıyla orantılı olarak arttığını, ancak her ikisinde de erken tanı ve modern tedavi teknikleri ile çok başarılı sonuçlar alınabildiğini belirtti. Kanser tedavisinde asıl sorunun çok belirgin olmayan bulgular nedeniyle geç tanı konan akciğer, mesane ve mide kanseri gibi kanserlerde ortaya çıktığını; bu tip kanserlere neden olan faktörleri önleyerek kanser oluşmadan önüne geçmenin gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Andrieu, kanserleri önlemek için alınabilecek tedbirleri şu şekilde sıraladı:

  • Tüm kanserlerin yaklaşık üçte birinin ve sık görülen akciğer kanserinin %90-95’inin nedeni aktif veya pasif sigara içiciliğidir. Sigara kullanımı ayrıca vücutta oluşan 15 farklı tipte kanserin de başlıca nedenlerindendir. Fazla alkol tüketiminin de gırtlak, yutak, yemek borusu, mide, karaciğer, pankreas ve meme gibi çeşitli organ kanserlerinin gelişmesinde rol oynadığı bilinmektedir. Sigaranın kullanılmaması ve alkol alımının kısıtlanması bu tür kanserlerin gelişimini önleyecek en önemli faktördür.
  • Kadınlarda meme, rahim ve yumurtalık kanseri gibi hormon bağımlı kanserler, ideal vücut ağırlığının korunması ve düzenli egzersiz yapılması ile azaltılabilir. Sağlıklı ve dengeli beslenmek, aşırı yağ ve şekerden kaçınarak bol sebze ve meyve gibi posalı gıdalar tüketmek kilo alımını engellediği gibi, aynı zamanda, kolorektal kanserlerin oluşmasını da önler.
  • Sucuk, sosis, salam gibi işlenmiş etler; hazır gıdalar içerisindeki kanser yapıcı katkı maddeleri; aşırı tuz tüketimi; tütsülenmiş veya mangalda yanarak pişirilmiş gıdaların aşırı tüketilmesi mide kanserlerini arttırmaktadır. Doğal, işlenmemiş gıdalar ile haşlama, buğulama veya fırında pişirme yöntemleri tercih edilmelidir.
  • Rahim ağzı ve karaciğer kanserlerinin önlenmesinde Human Papilloma ve Hepatit B virüslerine karşı geliştirilen aşıların uygun yaşlarda yapılmak üzere ülkenin aşı programına alınması önemlidir. Yine mide kanserine yol açan H. Pilori bakterisinin etkili tedavisi ve nazofarinks tümörü ve lenfoma gibi kanserlerde etken olabilen Epstein-Barr virüsünün bilinmesi, bu kanserlerin önlenmesine yardımcı olabilir.
  • Kanserojen etkisi olan her türlü kimyasallardan, aşırı güneş ışınlarından ve tarım ilaçlarından kaçınmak için toplumun bilgilendirilmesi ve yetkililerin önlem alması gerekir.

Prof. Dr. Meltem Nalça Andrieu; “Kanserde Erken Tanı, Kanserin Bulunduğu Doku İçindeyken Tespit Edilmesidir.”

“Tüm bu önlemleri içeren sağlıklı bir yaşam tarzına rağmen kanser bazen kaçınılmaz olabilir. İşte bu noktada erken tanı büyük önem kazanır. Kanserde erken tanı, kanserin bulunduğu doku içindeyken tespit edilmesidir. Bu evrede hastalık henüz etrafındaki dokulara yayılmamıştır. Bu evrede tanı konulup tedavi edilen hastaların kanserden tamamen kurtulma şansı çok daha yüksektir.” Diyen Prof. Dr. Andrieu, kanserde erken tanı konulması amacıyla meme, serviks (rahim ağzı) ve kolon-rektum (bağırsak) kanserlerine yönelik tarama hizmetleri ve kontrol programlarının düzenli şekilde yapılmasının önemini vurguladı.

Prof. Dr. Meltem Nalça Andrieu; “Günümüzde Erken Evrede Tanı Konulan Kanserler Neredeyse Tamamen Tedavi Edilebilir Hale Gelmiştir.”

Artık günümüzde kanser tedavisinin her hasta için ayrı ayrı değerlendirilerek kişiye ve hedefe yönelik tedaviler tasarlandığını ifade eden Prof. Dr. Meltem Nalça Andrieu, “Erken evre kanserler artık neredeyse tamamen tedavi edilebilir bir hastalık olarak tanımlanmaktadır” dedi.

“Son yıllarda, çeşitli kanserler için yapılan tarama programları, insanların erken tanı konusunda bilinçlenmesi ve tanı yöntemlerinin gelişmesi kanserin daha erken evrelerde yakalanmasına neden olmaktadır. Hem erken tanı konması, hem de günümüzde uygulanan modern ve gelişmiş tedavi yöntemleri, birçok hastanın başarı ile tedavi edilmesini ve yaşamlarını hastalıksız bir şekilde sürdürmelerini sağlamaktadır. Gerek tanı aşamasında, gerekse tedavi planlamasında konu ile ilgili tüm branşlardan (tanıda yer alan radyoloji, nükleer tıp, dahili tıp bölümleri, cerrahi branşlar, patoloji, onkolojik tedavide yer alan yine cerrahi, radyasyon onkolojisi, tıbbi onkoloji, destek tedavilerde etkili olan diyet, fiziksel tedavi ve rehabilitasyon gibi) tecrübeli hekimlerin bir araya gelerek yaptıkları tümör konseyleri artık tüm dünyada onkolojik hastalıklar için bir gerekliliktir. Bu konseylerin ve konseylerde çıkan kararlar doğrultusunda yapılan tedavilerin tek bir çatı altında olması büyük bir avantajdır.” diyen Prof. Dr. Meltem Nalça Andrieu, Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde kanser tedavisinin, her hasta için tümör konseylerinde deneyimli hekimler tarafından ayrı ayrı değerlendirilerek kişiye ve hedefe yönelik tedaviler şeklinde tasarlandığını ve böylece daha iyi sonuçlar alındığını sözlerine ekledi.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu