“Kıbrıs’ta Kadın Kimliği ve Sanat” Uluslararası Çağdaş Kadın Çalışmaları Konferansında Anlatıldı…

Yakın Doğu Üniversitesi Resim-İş Öğretmenliği Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Fatma Miralay, İstanbul Üniversitesi’nde düzenlenen IWSC 2019 Uluslararası Çağdaş Kadın Çalışmaları Konferansı’nda, “Kıbrıs’ta Eğitim ve Tarihsel Süreç İçinde Kadın Sanatçılar” adlı çalışmasıyla Yakın Doğu Üniversitesini temsil etti.

Yakın Doğu Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nden verilen bilgiye göre,   Yrd. Doç. Dr. Fatma Miralay, konferans kapsamında düzenlenen panelde “Kıbrıs’ta Kadın Kimliği ve Sanat konusuna değindi. Kuzey Kıbrıs’ta özellikle plastik sanatlar alanında yazılı doküman eksikliğinin altını çizen Yrd. Doç. Dr. Miralay, kültürel boyutta bir kitap ve bilimsel araştırma anlamında kayıt tutulmadığını dile getirdi. Konuşmasında plastik sanatlara değinen Yrd. Doç. Dr. Miralay, Kuzey Kıbrıs’ta kadın sanatçıların çalışmalarını tarihsel süreçleri içerisinde değerlendirdi.

Kıbrıs’taki kadının toplumsal deneyimleri ve sanata yansıması, kadının kendine yüklenen bir takım toplumsal görevler dışında kendine özgü sanatsal kimliğini nasıl ortaya koyduğu gibi konular da Yrd. Doç. Dr. Miralay’ın tartışma konuları arasında yer aldı.

Sanat Cinsiyet Ayrımı İçermez…

Sanatın bir kimliğinin olmadığını söyleyen Yrd. Doç. Dr. Fatma Miralay, sanatta kadın veya erkek sanatçı olarak tanımlamanın cinsiyet ayrımı olduğunu belirtti. Yrd. Doç. Dr. Miralay şunları kaydetti: “Sanat cinsiyet temelli bir üretim değildir, sanatta yapılan üretimlerin görselliğe yansıma biçimlerinde cinsiyeti sorgulamaktan cok salt bireyin yaşamsal deneyimleri üzerinden değerlendirmek daha doğru bir yaklaşımdır. Kadın veya erkek, arasındaki sanatsal üretimlerde farklılıklardan söz edilemeyeceği gibi, bunu toplumsal cinsiyet rolleri veya kadının, kadın kimliği dışında, sanatçı kimliği ile eserlerini ortaya koyması önemlidir.”

Kıbrıs’ta Eğitim ve Tarihsel Süreç İçinde Kadın Sanatçılar…

Kıbrıs’ta1800’li yılların başında medrese eğitimi uygulandığını, 1800’lü yılların sonunda Türk toplumunda seküler eğitimin başladığını, buna bağlı lise ve meslek okullarının hayata geçirildiğini anlatan Yrd. Doç. Dr. Miralay, 1900’lü yılların başında Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum toplumunda eğitim sisteminin İngiliz kontrolüne girmesiyle birlikte Resim dersinin eğitim müfredatına girdiğini aktardı. Eğitimde yeni bir ders olarak gösterilebilecek ve çağdaşlaşma yolunda ilk adımlar olarak da nitelendireliden resim dersi öğretmen ihtiyacının ortaya çıkmasıyla, kadın ve erkek öğrencilerin meslek seçimlerinde “öğretmenliği” rol model seçmelerinde büyük rol oynadığını aktardı.

Yrd. Doç. Dr. Fatma Miralay konuya ilişkin olarak şunları paylaştı: “1950-1960 yılları arasında bir grup Kadın Türkiye’de resim öğretmeni olmak için eğitim almaya gittiler. O dönem Gazi Eğitim Fakültesi Resim Öğretmenliği, Ankara Kız Teknik ve İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (Mimar Sinan) tercih eden popüler okullar arasında yer alıyordu.  Bu bağlamda Kıbrıs’ın kadın resim sanatçıları da eğitimler aldı. Örneğin, daha çok empresyonist akımından etkilenerek, pastoral ve günlük yaşamdan kesitleri eserlerinde ifade eden Aylin Örek, 1956 yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisinde eğitim aldı. Örek, ardından Fransız devlet bursuyla Marsilya Paris Güzel Sanatlar Akademisinde eğitimine de devam etti. Resimlerinde Kıbrıs evleri ve Kıbrıs kültürü (düğün, köy hayatı) yanı sıra Kübizimden etkilenen figürleri dikkat çekiyor. 1925 ve 1945 yıllarında dönemin önemli kadın sanatçıları arasında Gönen Atakol ve Olga Rauf da resim sanatı alanında eğitimler almışlardır. Eğitimlerini tamamlayarak ülkeye dönen sanatçılar öğretmenlik mesleğine başlamışlar, fakat hiç biri süreklilik gösteren bir sanat üretimine gidememişlerdirt. Bu sadece kadın sanatçılar için değil, erkek sanatçılar için de geçerli bir durumdur.”

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu