Üçüncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun Barış Ve Özgürlük Bayramı Mesajı

Üçüncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, “Yapılması gereken; dış güçlerin oyunlarına ve propagandalarına boyun eğmeden, kulak vermeden sabır ve kararlılıkla Devletimize sahip çıkmaktır” dedi.

Eroğlu, Kıbrıs Barış Harekatı’nın 46’ncı yıldönümü ve kutlanmakta olan Barış ve Özgürlük Bayramı dolayısıyla mesaj yayınladı.

“20 Temmuz 1974 sabahı başlayarak 16 Ağustos 1974’te tamamlanan Kıbrıs Barış Harekatı Kıbrıs Türkü Halkının tarihindeki en önemli dönemdir” diyen Eroğlu, Rumların 1800’lü yılların başında adada hakimiyet kurmak amacıyla başlattığı ve fasılalarla sürdürdüğü Kıbrıs Türkünü yok etmeye yönelik planlı saldırıların 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile son bulduğunu kaydetti.

Eroğlu, “Özellikle genç nesiller tarihimizi iyi bilmeli, öğretmenlerimiz ve çok değerli anne babalarımız bu konuda üzerlerine düşenleri mutlaka yapmalıdır” dedi.

Üçüncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu mesajını şu sözlerle sürdürdü:

“1960’ta kurulan ortaklık Devleti’ni Kıbrıs’ı Yunan yapmak uğruna yıkan Rumlardır.

1968-1974 arasındaki toplumlararası görüşmelerde bizimle uzlaşmaya yanaşmayan, Enosis kapısını hep açık tutmaya çalışan Rum-Yunan ikilisidir.

15 Temmuz 1974 günü EOKACI Rumlarla Yunan Cuntası tarafından Kıbrıs’ı yavaş yavaş Yunan yapma kararını uygulamaya koyan Makarios yönetimine karşı gerçekleştirilen darbenin hemen sonrasında Kıbrıs Helen Devleti’nin ilan edildiğini ve başına azılı Türk düşmanı Nikos Samson’un getirildiğini unutmamalı, unutturmamalıyız.

Barış Harekatı sonrasında ulaşılan ve 46 yıldır devam eden huzur ve güven ortamında çözümü en fazla arzulayan, bunun için çaba gösteren taraf Kıbrıs Türk halkı olmuştur.

Ancak, Rum tarafı, Türk tarafının çözüm çabalarına geçmişte olduğu gibi bugün de olumlu bir karşılık vermemektedir, vermeyecektir.

Bunun başlıca nedeni ise Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin işine geldiği için hala Kıbrıs Rum tarafına Kıbrıs Türk Halkı’nın haklarını gasp etmesi için müsaade etmesidir; gerçekleri görmekten kaçınmalarıdır.

Kıbrıs’taki gerçekler ortadadır. Ada’da barışın sürmesinin yegane nedeni Türkiye’nin adadaki etkin askeri varlığı ve tek yanlı müdahale hakkıdır. Ada’da iki ayrı coğrafi sınır içinde, yan yana yaşayan iki ayrı halk, iki ayrı Devlet vardır.  Bir anlaşma yapılacaksa 46 yıldır yaşananlar ve bu gerçekler dikkate alınmalıdır.

Türkiye’nin etkin ve fiili garantisini sıfırlamayı düşünen, Kıbrıs Türkü’nden Güzelyurt’un içinde yer alacağı pek çok büyük yerleşim birimi dahil önemli toprak tavizleri koparma peşinde olan, kurulmasını istediği mülkiyet rejimi ile sosyo-ekonomik yaşantımızı darmadağın etmeyi planlayan, hala bize ambargo uygulayan, cep telefonlarının her iki kesimde çalışmasını bile engelleyen Rum tarafı ile  bir anlaşma yapmak mümkün değildir.

Yapılması gereken; dış güçlerin oyunlarına ve propagandalarına boyun eğmeden, kulak vermeden sabır ve kararlılıkla Devletimize sahip çıkmaktır.

Salgının olumsuz etkilediği ekonomimizi önce canlandırmak sonra güçlendirmek, halkımızın refah seviyesini artırmaktır.

Kardeşçe, dostça, karşılıklı sevgi ve saygı çerçevesinde Türkiye ile birlikte yürümektir.

Birlik beraberliğimize, toplumsal dayanışmamıza gereken önemi vermektir.

Kıbrıs Türkü bunu yapacak olgunluk, kapasite ve kararlılığa sahiptir.

Bu duygu ve düşüncelerle 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nın 46’ncı yıldönümünü,  halkımızın Barış ve Özgürlük Bayramı’nı kutlar, Barış Harekatı’nı gerçekleştiren Türk Silahlı Kuvvetleri’ni bir kez daha takdirle yad eder, Kıbrıs Türkü’nü canları ve kanları pahasına özgürlüğüne kavuşturan ve bugünlere gelmesine imkan sağlayan aziz şehitlerimizi saygıyla anar, kahraman gazilerimize şükranlarımı sunarım.”

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu