Çekova, Gazimağusa-Yeni Boğaziçi-İskele İmar Planı Hakkındaki Görüşlerini Açıkladı

“SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK İLKESİ GÖZ ARDI EDİLMEDEN VE TARIMSAL ALANLARIN KORUNMASINDA GEREKLİ DUYARLILIK GÖZETİLEREK  EN ERKEN ZAMANDA HAYATA GEÇİRİLMESİNİ  BEKLİYORUZ”
“ÇEVRENİN VE DOĞANIN KORUNAMADIĞI YERLERDE BAŞARILI BİR TURİZM UYGULAMASI  SÖZ KONUSU OLAMAZ”

Lefkoşa, 3 Aralık 19 (T.A.K.): Çevre Koruma Vakfı  (ÇEKOVA) Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Siber, Gazimağusa-Yeni Boğaziçi-İskele İmar Planı’nın sürdürülebilirlik ilkesi göz ardı edilmeden ve tarımsal alanların korunmasında gerekli duyarlılık gözetilerek  en erken zamanda hayata geçirilmesini  beklediklerini kaydetti.
Siber, ÇEKOVA’nın İmar Planı hakkındaki görüşlerini açıkladı.
Şehir Planlama Dairesi’nin uzun çalışmalarından sonra hazırlanan ve katılımcı bir yaklaşımla bölge halkının ve ilgili tüm kurum ve kuruluşların görüşleri alındıktan sonra, Bakanlar Kurulu tarafından onaylanmak üzere İçişleri Bakanı’nın önüne getirilen Gazimağusa-Yeni Boğaziçi-İskele İmar Planının bazı dış müdahalelere takıldığını savunan Siber, söz konusu planının öngördüğü ve bu üç yerleşim birimini bütünleştiren alanın daha da genişletilmesi, değerli tarım alanlarının plana dahil edilmesinin istendiğini kaydetti.

Siber, oysa imar planlarında sürdürülebilirlik ilkesiyle davranılmasının esas olduğuna dikkat çekerek, “İmar Planı yapılırken, ekonomik, sosyal ve çevresel boyutların dengeli bir şekilde olması gerekir. Tarımsal alanların aşırı yapılaşmaya açılması bu dengeyi bozacaktır. İnşaat alanlarının “toparlanma ve yoğunlaşma” ile imar planında yer almasına özen gösterilmelidir” dedi.

Yıllarca tartışıldıktan sonra 2015 yılının Temmuz ayında yürürlüğe giren Ülkesel Fizik Plan’ın da bunu emrettiğine işaret eden Rifat Siber, ekonomik kalkınmaya paralel olarak büyük bir hızla yapılaşan ülkede, dünya güzeli sahillerin yeterince korunamadığına tanık olunduğunu kaydetti.

Bir an önce, sahillerin korunması ile ilgili bir yasanın da (Anayasanın 38. Maddesinin yerine getirilebilmesi için) meclisten geçirilmesi zorunluluğunun ortaya çıktığını vurgulayan Siber, şöyle devam etti:

“1975 yılında,  Kıbrıs Türk Federe Devlet’in kurulduğu günden itibaren Devlet yapısında yer alan “ÇEVRE”    ne yazık ki başarılı bir şekilde yönetilememekte  ve  bu konuyla ilgili  olarak  Devlet Kurumları etkili ve verimli bir çalışma ortaya koyamamaktadır.  Bu konuda önerimiz , çevre konularının, Turizm Bakanlığı bünyesinden alınarak daha özerk bir yapıya kavuşturulmasıdır. Çünkü uygulamalar göstermektedir ki, Turizm yatırımları ve projelerinin değerlendirilmesinde çevrenin önemi göz ardı edilmektedir. Oysa çevrenin ve doğanın korunamadığı yerlerde başarılı bir turizm uygulaması  söz konusu olamaz.”

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu