Yemeğin Sosyolojisi

Bir gün bir yerde yemek yiyorsunuz ve birisi karşınıza geçip size, “Yediğiniz yiyecekler aslında sizin kim olduğunuzu söylüyor” diyor ve başlıyor sizi veya toplumunuzun yapısını anlatmaya. Ne düşünürdünüz? Siz düşüne durun ben hemen anlatmaya başlayayım! Richards (2002: 4) bu konuda kısaca “Sosyolojik olarak yediğimiz şeyiz” diyor.

Yemek yeme olayı fizyolojik ihtiyacın çok üstünde birtakım olaylar karmaşasını da beraberinde barınmaktadır. Zorunluluğun dışında sosyolojik, psikolojik, ekonomik, siyasi, kültürel gibi birçok farklı alanlarla da iç içe ve sürekli ilişki halindedir. Yemek yeme olayı fizyolojik ve sosyolojik olarak, bulunduğumuz bölgenin sahip olduğu yiyecekler tarafından tamamlanır. Bireysel olarak bakıldığında kişinin kendisini temsil ederken, toplumsal (sosyolojik) olarak incelendiğinde ise bizi/onları temsil etmektedir. Bir bireyin, hatta toplumun genelinin alışık olmadığı tarzda bir sunum veya farklı bir tat deneyimlemesi onun kimliğine, kim olduğuna karşı çıkmasından ötürü oldukça zordur ve kimliğe bir tehdit olarak algılanabilmektedir.

Bu konuda, Richards (2002)’ın dışında Gabaccia (1949: 1-9)’da, aynı ismi taşıyan kitabında (We Are What We Eat), şöyle bahsetmiştir: “Ne yersek oyuz.” Aslında bu iki farklı isim hemen hemen aynı şeyden bahsetmiştir: Yediğimiz şey (tercih edilen yiyecekler) bizim kim olduğumuzu söylemektedir. Tercih edilen yiyecekler bireysel olarak kişinin kimliğini yansıtırken, toplumsal açıdan ise bir toplumun kimliğini yansıtmaktadır.

Çeşitli araştırmacılar ve akademisyenler tarafından yapılan araştırmalarca, yeme alışkanlıklarının bireysel veya toplumsal olarak insanların kültür ve sahip oldukları kimliklerinin somut bir sembolü olarak görüldüğü anlaşılmaktadır. Bu konuda birkaç örnek vermek gerekirse: Fransızlar, İtalyanları ‘makarna’, İngilizleri ise ‘rozbifler’ olarak anmaktadırlar. Görüldüğü gibi, bir yiyecek bir toplumun, ülkenin sembolü haline gelebiliyor.

Hegarty ve O’Mahony (2001: 3) yapmış olduğu çalışmasında yemeğin fizyolojik ihtiyacın ötesinde daha fazla öneme sahip olan bir olgu olduğundan bahsederken aynı zamanda da bir kültürün diğerlerinden ayırt edilmesini sağlayan bir olgu olduğundan bahsetmiştir. Buradan da anlaşıldığı üzere tüm araştırmacı ve bilim insanları tek noktada birleştikleri anlaşılmaktadır: Tüketilen yemekler kim olduğumuzu ele veriyor!

Peki, bir destinasyonun veya bir toplumun sahip olduğu bu gastronomik kimlik nasıl oluşuyor?

Bir destinasyonun/toplumun sahip olduğu gastronomik kimliği diğerlerinden ayıran özelliklerin oluşması genel olarak iki faktör üzerinde oluşmaktadır: Çevre ve Kültür.

Çevre faktörünün altında coğrafya, iklim, bölgenin sahip olduğu ürünler ve dışarıdan gelen ürünlerin bölgeye uyum sağlama durumu yatarken, kültür faktörünün altında ise bölgenin sahip olduğu inançlar, etnik grupların çeşitliliği, tarihi, gelenekler ve değerler yatmaktadır. Bu süreçlerin uzun yıllar içerisinde birbirleri ile tamamlanması sonucunda bir bölgenin kendisine has gastronomik kimliği oluşmuş olmaktadır. Böylece bir toplumun tükettiği yiyecekler araştırılma konusu olduğunda bu faktörlerin analizleri ile onların kim olduklarına dair bilgilerin somut bulgularına ulaşılabilmektedir.

Düşündüm de, yıllar boyunca oluşan o kimliğin sonucunda toplumun veya bireylerinin yemek tercihlerinin kim oldukları hakkında bilgi vermesi çokta şaşırtıcı gelmiyor şimdi.

Kaynak : Turizm Günlüğü

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu